1 Mayıs 2013 Çarşamba
İSTEMENİN DOĞASI
Ne istediğini bilmek hepimizin üzerine takıldığı bir konudur. Bazen isteklerimizin ne olduğuna, neyi istediğimize bir türlü karar veremeyiz. Bir işe atılmak, başarılı olmak ve o işte ilerlemek için ne istediğini bilmek gereklidir.
Toplumda ne istediğini bilen kararlı insanlar çekim merkezi olurlar,diğer insanları kendilerine çekerler. Başarılı olan insanlara baktığımızda psikopatça olsa bile bir şeyler istedikleri ve kararlı bir şekilde ilerledikleri görülür. Claude Bernard bu konuda 'aradığını bilmeyen,bulduğunu anlayamaz' diyerek istek ve hedef olgularına sahip olmanın önemini vurgulamıştır.
Herkes hayatında mutlu olmayı ister ve bunun içinde olması gereken şeyleri sıralarlar. Günümüzde mutluluk kaynağı olarak görülenler para, aşk, ev, serbestlik, sadelik, bolluk, sürekli tatil, geniş çevre gibi şeylerdir.İnsanlar bunları isterler ancak isteklerin olması içinde buna gidecek yolu bulmakta zorluk çekerler. İşte olaylarda bu aşamada,yani yolu bulamamakta yada yolu seçememekte başlar.İstenilen şeye gidilen yol istenilen şey kadar önemlidir. Kimi kısa yolu bulur kimi uzun yolda gider ve istediği çok geç olur. Zamanın büyüklüğü tamamen isteyen kişinin kapasitesine bağlıdır.
Birisi ne istediğini biliyor ve ona giden yolu da bulmuş diyelim. Ancak yolu bulmasına rağmen bizim 'kısmet' diye adlandırdığımız kavram da o şeyin olup olmamasını belirler. Aslında evrensel boyutta bir şeyin somut bir şekilde gerçekleşmesine illa ki gerek yoktur. Eğer herkesin istediği gerçek olsaydı dünyanın altı üstüne gelirdi. Bu yüzden ilahi planlamada bunun bir şekilde düzenlemesi yapılarak herkese kendi sınırları kadar istediğini yapabilme yani kısmet hakkı tanınmıştır. Önceki değişim yazısında her şeyin değişip durduğundan bahsetmiştik. Buna göre isteklerimizde değişmekte ve isteğin tam olarak olmamasının aslında bir öneminin olmadığını belirttim. Yani biz insanlar bir şeyler ister, olunca mutlu oluruz ve bir süre sonra olan şeyi unutuveririz yada sallar geçeriz. İstekler olmayınca da bunalıma girer ve her şeye küfrü basarız. Bir isteğin olması için gereken koşullar ve davranışlar vardır. Bunu sağlayabilen insan isteği büyük oranda gerçekleştirir yada kısmeti değilse olmamış olsa bile onu gerçekleştirmiştir.
İsteklerin merkezinde sevgi yatar. Bir şeye sevgi duyuluyorsa o şeyi istemeye başlarız. Sevgi aşka dönüştüğü anda o istek büyük bir takıntıya dönüşüp sadece o görülür. Büyük işler başarmış ünlü kişiler ve yıllarca istediği şey için uğraşıp elde etmiş insanlara baktığınızda onların aşkla istedikleri görülür. Yani isteğin gerçekleşmesinde anahtar aşktır. İstenilen şeyler de aslında birer canlıdır ve onları fethetmek tıpkı bir kızı tavlamaya çalışmak gibidir. O nazlanır sen koşarsın ve onu tavlamak çaba ister. Kimisi istediğini kolay elde eder ve elde ettiğinin kıymetini göremez. Kıymetini görebilmek için çaba sarf etmek gerekir ve herkesin çaba harcaması gereken şeylerde ilahi planda bulunur ve insan aslında çaba harcaması gerektiği şeyleri bilir, hisseder. Çaba harcadığı şeylerde aslında kişinin ruhsal gelişimi içindir.
Günümüzün dolduruşlarıyla herkes aynı şeye istetilir hale getirilmiştir ve bunun olması hem küresel bazda hem de ilahi bazda mümkün değildir. Herkes dansçı olur ama iyi bir dansçı olamaz. Yani toplumsal yüklemelerle kişi belirli karakterlere özenen taklitsel hale gelmiştir. Birey ona kahraman gibi gösterilen şahıslar gibi olduğunda mutlu olabileceğine inandırılır ve gençlik ahmakça bir şekilde telef edilir.
Bir de ne istediğimi bilmeyen ve ne istediğimi nasıl bileceğini bilemeyen insanlar vardır. İnsan sürekli bir şey isteyemez, istemek acıkmak gibidir,acıkınca verilir.İstemek aşk ve sevgi gibidir, her şeye aşk ve sevgi verilmez. Yani istemenin, istek duymanın, ilgi duymanın yeri ve zamanı vardır. Yeri ve zamanın hemen gelmesini isteyenler daha çok toplumsal etkileşimde, daha çok bilgi edinmede, daha çok yer görmede bu süreci hızlandırarak istediği şeyin ne olduğunu bulabilir. Yani istemeyi istemekte bir istektir...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Doğru zamanda ve doğru yerde doğru şeyi isteyebilenlerden olalım o zaman ;)
YanıtlaSilbunun için de öncelikle ne olduğun ve kendin bilinmeli, yani içimizden dışımızdaki fonksiyonların işleyişi belirlenmeli ;D
YanıtlaSil